DİĞER
Onyıllardır fizik, matematik, iktisat, tarih, siyaset, sosyoloji, psikoloji ve felsefe gibi pek çok alanda kitap yayımlamakta olan ve Boğaziçi’nin atanmış rektörü Naci İnci’nin kararıyla kapatılan Boğaziçi Üniversitesi Yayınları’nın bastığı bazı kitaplar…
"Bana kalırsa, bir kişinin tek başına, bir cep telefonunun ekranından izlediği Charlie Chaplin, Charlie Chaplin değildir – dahası, münferit izleyiciler ve cep telefonu ekranları o devirde mevcut olsaydı, Charlie Chaplin gibi bir figür var olamazdı, diye düşünüyorum. Sinema öldü; bunun geri dönüşü yok."
Yeni çıkan, yeni baskısı yapılan, yayınevleri tarafından bize gönderilen, dikkatimizi çeken; okumak ve üzerine yazı yazmak için ayırdığımız bazı kitaplar...
Popülizmin Küresel Yükselişi (Benjamin Moffit), bu hafta İletişim Yayınları tarafından basılıyor. Kitaptan kısa bir parçayı Tadımlık olarak sunuyoruz: "Popülizm dünya çapında nasıl bu kadar hızlı bir biçimde yaygınlaştı? Bu farklı biçimde tezahür eden popülizmlerin ortak noktası nedir? Popülizm gerçekten de demokrasi için bir tehdit mi? Günümüzde popülizm terimini kullandığımızda, gerçekte neden bahsediyoruz?"
Neo-liberal kapitalizm ve dijital çağın narsisizmi bütün aşk ilişkilerini erozyona uğratıyor, "aynılık cehennemi"ne yol açıyor...
Tarihle olduğu kadar bugünle de yüzleşebilmek için, gerektiğinde hatırlamak kadar unutmak da mı gerekli?
Ali Özgür Özkarcı’nın kitabı Dört Köşeli Kambur'u okurken “Vatan nedir?” diyeceğiz mesela, “Neresidir?” diyeceğiz. Yazar da öykülerinin içinden sürekli fısıldayacak: “İnsanın saklanacağı yer kalmamışsa vatanı yoktur.”
Sosyal adaletin, özgürlüğün ve demokrasinin özüne tehdit oluşturan popülizm ve yalanlarla nasıl baş edebiliriz? Lee McIntyre'nin yazdığı ve Can Yayınları'nın yeni markası Tellekt'ten çıkan Hakikat-sonrası, tüm bu sorulara yanıt arıyor. Kitaptan tadımlık bir bölüm K24 okurları için...
Kültürel iktidar ancak kendi bahçenden çıkabilecek gücü bulduğunda etkisini göstermeye başlar; başka bahçelerdeki birikime kucak açarak, bundan mutluluk ve gurur duyarak…
Biraz kazıyınca altından faşizmin yüzü beliren popülizm kavramı üzerindeki tartışmalar Hitler dönemini çağrıştırıyor. Sol popülizmden bile söz edilmesi, hatta popülizme panzehir olarak düşünülmesi bunun en belirgin örneği...
Kültürün medyatikleşmesine, siyasetin gösterileşmesine, fikrin tükenişine, iletişimin metalaşmasına ve kamusallığın çöküşüne tanıklık ettiğimiz bu büyük gerileme çağında, popülizm ve medya arasındaki ilişkiyi bir suç ortaklığı olarak okumak mümkün
Hukukun ve devletin gittikçe daha çok kutsallaştırılarak türlü hiyerarşilere ve hak ihlallerine meşruiyet kazandırıldığı bugünlerde, büyüden arındırılmış bir hukuk anlayışına her zamankinden çok daha fazla ihtiyacımız var
Daha Fazla
© Tüm hakları saklıdır.